10 Temmuz 2025 Perşembe
İşitme cihazı kullanımı, işitme kaybı yaşayan bireyler için hayatın kalitesini doğrudan etkileyen önemli bir adımdır. Ancak cihaz seçiminde performans kadar fiyat da belirleyici faktörlerden biridir. 2025 yılı itibarıyla işitme cihazı fiyatları geniş bir yelpazede sunulmakta ve her bütçeye hitap eden çözümler bulunmaktadır.
Güncel olarak, Türkiye’de işitme cihazı fiyatları ortalama 10.000 TL ile 90.000 TL arasında değişmektedir. Bu fiyatlar; cihazın teknolojik özelliklerine, sunduğu kişiselleştirme seçeneklerine ve markanın servis kalitesine göre farklılık gösterir. Temel seviyede dijital çözümler daha ekonomik seçenekler sunarken, ileri teknolojili modeller (örneğin Bluetooth destekli veya gürültü bastırmalı cihazlar) daha yüksek fiyatlarla sunulmaktadır.
Bu alanda öne çıkan markalardan ReSound, Beltone ve Phonak gibi firmalar, farklı bütçelere uygun çok sayıda cihaz seçeneğiyle kullanıcıların ihtiyaçlarına yanıt verir. Bu markaların giriş seviyesindeki cihazları daha erişilebilir fiyatlarla sunulurken, premium serilerde gelişmiş işlevsellik ve konfor odaklı çözümler öne çıkar.
Hangi cihazın sizin için ideal olduğuna karar verirken yalnızca fiyatı değil, cihazın kullanım konforunu, işitme performansını ve satış sonrası destek hizmetlerini de göz önünde bulundurmak gerekir. Bu süreçte profesyonel destek almak, cihazdan maksimum verim almanızı sağlar.
Fiyat ve performans arasında denge kurmak isteyen kullanıcılar için işitme cihazı fiyatları karşılaştırması yapmak oldukça faydalıdır. Maxtone İşitme Merkezleri, hem uygun fiyatlı çözümler hem de uzman desteğiyle kullanıcılarına ideal alternatifler sunmaktadır. Siz de işitme cihazı fiyatları listesine göz atarak bütçenize en uygun cihazı kolayca seçebilirsiniz.
Mart 2025’te Kolombiya’nın Buga kasabasında, gökyüzünde zikzaklar çizerek hareket eden ve ardından yere inen gizemli bir küre, yerel halk tarafından bulundu. Yaklaşık 2 kilogram ağırlığındaki bu nesne, bilim insanlarının dikkatini çekti ve yapılan ilk incelemelerde olağanüstü özellikler sergilediği belirlendi.
Radyolog Dr. Jose Luis Velazquez tarafından gerçekleştirilen X-ışını taramaları, kürenin üç katmanlı metal benzeri bir dış yapıya sahip olduğunu ve içinde merkezi bir “çip” etrafında simetrik olarak dizilmiş 18 mikroküre bulunduğunu ortaya koydu. Nesnede kaynak veya birleştirme izlerine rastlanmaması, insan yapımı olmadığını düşündürüyor. Ayrıca, dış katmanın titanyum veya çelik gibi yüksek yoğunluklu malzemelerden oluştuğu değerlendiriliyor.
Kürenin yüzeyinde, runik, Ogham ve Mezopotamya yazı sistemlerine benzeyen antik semboller tespit edildi. Yapay zekâ yardımıyla yapılan analizler, bu sembollerin “Doğumun kaynağı, birlik ve enerjinin dönüşüm döngüsü, bilinç ve bireysel farkındalık” gibi felsefi mesajlar içerdiğini ortaya koydu. Araştırmacılar, bu mesajın insanlığa yönelik bir bilinç değişimi çağrısı olabileceğini düşünüyor.
Nesneye su döküldüğünde anında buharlaşma ve duman çıkışı gözlemlendi. Ayrıca, nesneye temas eden bir kişinin günlerce süren rahatsızlıklar yaşadığı bildirildi. Bu tepkiler, nesnenin bilinmeyen enerji özelliklerine sahip olabileceğini düşündürüyor.
Kolombiya hükümeti, nesnenin teslim edilmesini talep etti; ancak bulucular, nesnenin kaybolabileceği endişesiyle bu talebi reddetti. Bilim insanları, nesnenin kökenini belirlemek için daha kapsamlı analizler yapılması gerektiğini vurguluyor.
Bu olay, dünya genelinde UFO ve bilinmeyen hava olaylarına olan ilgiyi yeniden gündeme getirdi. Pentagon’un 2023’teki açıklamalarında da benzer “metal küre”lerin dünya çapında gözlemlendiği belirtilmişti.
Kolombiya’daki bu gizemli küre, insanlık için yeni bir bilinç düzeyine geçişin habercisi mi, yoksa henüz açıklanamayan bir doğal fenomen mi? Bilim dünyası, bu sorulara yanıt aramaya devam ediyor.
Путешествуя по Москве, невозможно пройти мимо её самого знаменитого символа — . Это не просто туристическая достопримечательность, а культурное и историческое сердце всей России. Здесь каждый камень хранит в себе вековую историю, а величественные постройки вызывают восхищение и благоговение.
Красная площадь существует с конца XV века и изначально служила местом для торговли и общественных собраний. Со временем она стала ареной государственных церемоний, военных парадов и значимых политических событий. Название «красная» происходит не от цвета кирпичей, а от старославянского слова «красная», что означало «красивая».
Красная площадь — это место, где история, культура и современность сливаются воедино. Приехать в Москву и не увидеть её — значит упустить самое главное. Откройте для себя Россию с её сердца — начните своё знакомство с Красной площади!
Sabancı Üniversitesi’nin öncülüğünde düzenlenen DiMAP Tech Challenge, yenilikçi fikirlerin yarıştığı ilham verici bir teknoloji buluşması olarak tamamlandı.
Sabancı Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri Araştırma ve Uygulama Merkezi (SU-IMC) koordinasyonunda yürütülen Doğrudan Dijital Üretim Platformu (DiMAP) Projesi kapsamında bu yıl ilk kez düzenlenen Tech Challenge programının final sunumları, 21-22 Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi.
Finale kalan 22 yenilikçi girişim, Akıllı Üretim ve Dijital Dönüşüm (SManDiT) ile Sürdürülebilir İnovasyon ve Döngüsel Sanayi (SINaCI) temalarında projelerini sunarak büyük bir heyecana sahne oldu. İki gün boyunca süren sunumlarda girişimciler, sadece jüri üyeleriyle değil; yatırımcılar, sektör temsilcileri ve kurumsal şirket yöneticileriyle de doğrudan iletişim kurarak, iş birlikleri geliştirme fırsatı buldu.
Sunumların ardından gerçekleştirilen jüri değerlendirmesi sonucunda, SManDiT kategorisinde Yapar3D, SINaCI kategorisinde ise Alloy Additive birinciliğe layık görüldü. Kazanan girişimlere başarı belgeleri ve ödülleri, SU-IMC Direktörü Prof. Dr. Devrim Özaydın tarafından takdim edildi.
Finalist girişimciler, etkinlik boyunca yatırımcılarla birebir görüşmeler gerçekleştirerek, projelerini tanıtma ve küresel pazarlara açılma yolunda önemli adımlar attı.
Etkinliğin dikkat çeken bir diğer yönü ise alanında uzman konuk konuşmacıların katılımı oldu. Sektörel bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı panellerde, güncel teknolojiler, inovatif iş modelleri ve sürdürülebilir üretim pratikleri gibi konulara ışık tutuldu.
Yarışmaya katılan tüm finalistler, DiMAP Tech Challenge sayesinde yalnızca görünürlük kazanmakla kalmadı; aynı zamanda küresel yatırım ağlarına erişim, teknolojik ortaklık geliştirme ve sanayide sürdürülebilir dönüşümün bir parçası olma fırsatı elde etti. Özellikle ilk üçe giren girişimciler, program kapsamında ileri aşama destek mekanizmalarına dahil olarak girişim yolculuklarını daha sağlam temellere oturtabilecek.
Girit’in asırlık tarifleri, Side’nin tarihi dokusuyla buluştu. Akdeniz’in iki yakasından gelen kültürel tatlar, Side Antik Limanı’nda unutulmaz bir lezzet şölenine dönüştü.
Manavgat Belediyesi’nin öncülüğünde bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Girit’ten Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali, gastronomi tutkunlarını yeniden bir araya getirdi. Etkinlik, sadece damaklara hitap etmekle kalmadı, aynı zamanda tarih, kültür ve göç hikâyelerinin izini süren bir bellek çalışmasına dönüştü.
Festivalin kalbi Side Antik Limanı’nda attı. Kimi tabakta Sakız Enginarlı Dolma vardı, kimisinde Karides Saganaki… Ama her tabakta ortak bir ruh: Girit’in geçmişinden bugüne taşınan yaşam enerjisi.
Etkinliğin en çok ilgi gören anları, ünlü şeflerin canlı performansları oldu. Türkiye ve Avrupa’dan gelen alanında uzman şefler; Maria Ekmekçioğlu, Esat Özata, Dilek Yetkiner, Pasquale Lembo, Apostolos Altanis, Ioannis Koufos ve Argyrios Kontakis, yalnızca yemek pişirmedi – geçmişin hikâyesini anlattılar.
“Norma”dan “Balkabaklı Otlu Köfte”ye uzanan tarifler, hem görsel bir şölen sundu hem de Girit mutfağının doğaya ve sezona duyduğu saygıyı yansıttı. Festival boyunca her bir yemeğin hikâyesi, kullanılan malzemelerin kökeni ve teknikleri katılımcılarla detaylı biçimde paylaşıldı.
Manavgat Belediye Başkanı Dr. Niyazi Nefi Kara, açılış konuşmasında bölgenin sadece doğal güzellikleriyle değil, gastronomik mirasıyla da marka olma yolunda ilerlediğini vurguladı. Kara, “Manavgat’ı gastronomide de bir cazibe merkezi haline getirmek için çalışıyoruz. Girit’in mutfak kültürünü yaşatarak, sürdürülebilir turizmin en güçlü halkalarından birini örüyoruz,” dedi.
Festivalin bir diğer dikkat çekici etkinliği olan “Girit’ten Side’ye Lezzet Yolculuğu” başlıklı söyleşide ise tarihle yoğrulmuş sofraların gücü konuşuldu. Saray Tarihçisi Çağrı Başkurt’un moderatörlüğünde gerçekleşen panelde Dilek Yetkiner, Seda Özel ve Maria Ekmekçioğlu, gastronomiyle iç içe geçmiş göç hikâyelerini ve bu kültürel sentezin toplumsal etkilerini değerlendirdi.
Söyleşide öne çıkan ortak vurgu, Girit ve Side’nin sofra kültürüyle kurduğu derin bağ oldu. Özellikle otlar, zeytinyağlılar ve deniz ürünleri üzerinden kurulan bu ortak mutfak dili, bölgeler arası kültürel köprünün temelini oluşturuyor.
Akşam saatlerinde sahneye çıkan Giritli sanatçı Chrysoula Stefanaki, Antik Apollon Tapınağı’nın önünde duygulara dokunan bir konser verdi. Girit’in nostaljik tınılarını tango ve vals ezgileriyle harmanlayan sanatçı, “Velvet Voice” albümünden parçalarla dinleyicilere büyülü bir gece yaşattı. Konser sonunda Başkan Kara, sanatçıya çiçek ve teşekkür plaketi takdim etti.